Parıltıyı Yakalamak

0

Yılgın bir hayatta var mıdır ki, ben ışığı yakaladım diyen insan.

Yılgın insan karamsardır. Aydınlatamaz ruhunu ve ruhunun inceliklerini. Tanıyamaz kendini, sürekli suçlar hayatı. Eline alır rakısını, bardağına doldurur sek atar. Ardından, ”Sen beni böyle yaptın hayat, ben böyle olmayı hiç istemedim, neden hep ben..? ” sözlerini sarf  eder durur.

Yılgındır çünkü. Onun dünyasındaki hayat çabasını yitirmiştir. Karşılıklıdır bu. Ama ilk başta insan bırakmıştır hayatı. Kolaydır hayatı bırakmak. Çevredeki alnında kırışıklık oluşmuş,elinde nasır tutmuş elleri değil de başına bir şey gelince hemen pes eden insanları örnek almak basittir. Böyle düşünenler devamını okumasın çünkü yapamazlar.

Dört tarafı duvarlarla kaplı bir odadasınız. Sadece iğne ucu kadar ışık giriyor odaya. 400 metre karelik odaya sadece iğne ucu kadar ışık giriyor. İmkansız gibi görünüyor o odayı tamamen aydınlatmak, yıkmak o duvarı. Elinizde ise keser var. Keseri nasıl kullanmayı bileceksiniz ilk. Tutar da keserin arkasını vurursanız olduğunuz yerde sayarsınız ama  o duvarı keserin ucuyla küçük küçük genişletmeye çalışırsanız başarırsınız. Belki günler sürecek ama sonunda iğne ucu kadar olan ışığı siz o odayı tamamen kaplayan parıltıya bırakacaksınız. Çünkü denediniz ve başardınız.

Başaramazsanız dahi parıltıyı yakalamaktan asla ama asla vazgeçmeyin. Parıltıyı yakalarsanız yolunuzu apaydınlık görürsünüz ve önünüzde kimse duramaz.

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.