Görünenin ötesinde bir dünya hayal ediyorum. Yaşadığım çevrenin, ülkenin, coğrafyanın insana yüklediği kasveti ancak bu hayal yıkabiliyor. Bu dünya kendi iç dünyam aslında. Doğrusu, yanlışı, hatası asla bitmeyen ama sürekli değişen ve sürdürülen. Yaşadığım yerde kendime kurduğum dünyanın, yaşadığım yerden daha önemli olduğunu anladım zamanla. Çoğu zaman bunu kendime fısıldayarak huzurun kollarına ruhumu bırakıyorum. Zaman hızla akan bir nehir. Kayıkları akışın tersine zorlamaya ne gerek var. Zaten akış bir yönde. Mühim olan akışı kendimizce yönlendirmekte. Belki de bu yüzden yazıyorum belki de Füsun Akatlı’nın da dediği gibi “Ezici çoğunluğun eski dildeki karşılığı ‘kâhir ekseriyet’ idi. Yani ‘kahredici’ çoğunluk! Kahrolduğum için yazıyorum.” Yazıyorum burada; sadece yazıyorum. “İnsan, geleceğini düzenleyen zamandan daha acelecidir.” diyor Gecikmeye Övgü kitabında. Yetişmem gereken tek nokta kendimim aslında. Geç kalmış kadar hızla yazıyorum. Sonuç olarak geldim, yazıyorum ve gidiyorum buralardan zihnen.
Yorum Yap